p-ISSN: 1300-0551
e-ISSN: 2587-1498

Emine KUTLAY1, İlkşan DEMİRBÜKEN2, Seher ÖZYÜREK2, Salih ANGIN2

1Ege Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu, İzmir
2Dokuz Eylül Üniversitesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Yüksekokulu, İzmir

Anahtar Sözcükler: Ritmik jimnastik, spor yaralanmaları, yaralanma bölgesi

Öz

Ritmik jimnastik spor dalında hareketlerin mükemmel ve kusursuz bir şekilde sunulması, kullanılan aletlerle müzik eşliğinde çok sayıda tekrarı, yoğun ve uzun süren antrenmanları gerektirmektedir. Bu nedenle jimnastikçiler çoğu kez yaralanma riski ile karşı karşıya kalabilmektedir. Bu çalışmanın amacı, ritmik jimnastiğe özel spor yaralanmalarının hangi vücut bölümlerinde, hangi tipte ve dönemlerde yoğunlaştığını incelemektir. Çalışmaya yaş ortalaması 15.5 ± 2.0 (9-43) olan 67 ritmik jimnastikçi katıldı. Önceden geçirilmiş yaralanmaların tipinin, bölgelerinin ve zamanının sorgulandığı bir anket uygulandı. Anketlerin bir kısmı yarışma sırasında, bir kısmı da e-posta yoluyla ulaştırıldı. Bunun sonucunda jimnastikçilerin % 68.7’sinin yaralanma geçirdikleri; alt ekstremitede % 85.1, üst ekstremitede % 40.3, gövde ve omurgada % 44.8 ve baş bölgesinde % 16.4 yaralanma dökümü saptandı. Alt ekstremite yaralanmalarında en sık etkilenen bölgeler, % 29.8 ayak bileği, % 21.1 diz, % 19.3 aşil tendonu/topuk ve % 15.8 ayak ve parmaklar olurken; üst ekstremite yaralanmaları içerisinde, % 48.1 parmaklar, % 18.5 el bileği, % 14.8 dirsek ve % 14.8 omuz bölgeleri yer aldı. Yaralanmaların % 89.1’i antrenman sırasında, % 10.9’u yarışma sırasında gerçekleşmişti. Yaralanma dönemleri dağılımı sorgulandığında; azaltılmış antrenman sürelerini takiben % 9.0’luk, yarışma hazırlık evresinde % 31.3’lük ve yarışmadan birkaç hafta öncesinde % 14.9’luk oranlar elde edildi. Sonuçte en sık yaralanan bölgenin alt ekstremite ve bu bölgede ayak bileği olduğu; yaralanmaların özellikle antrenman sırasında ve yarışma hazırlık safhasında daha yüksek oranlarda meydana geldiği saptandı.

Giriş

Zayıf fiziksel kondisyonun spor yaralanma riskini arttırdığı, ancak mükemmel bir kondisyonun da %100 koruma garantisi vermediği bilinmektedir. Çeşitli içsel ve dışsal faktör spor yaralanma riskini etkileyebilir (15). Pek çok akut veya kronik yaralanma; nöromusküler yetersizlik, algılama, konsantrasyon ve motivasyon eksikliği, sporcunun fiziksel kapasite yetersizliği, otomatik refleks hareket ve yetersiz ısınma kaynaklıdır (9). Bağ dokusu ve kemiklerin artan gücü ile birlikte kuvvet antrenmanları yaralanmaların önlenmesinde önem taşır. Sezon başındaki yaralanmalar temel motor becerilerin yetersizliğiyle ilişkili iken; yarışma öncesi oluşan yaralanmalar ise antrenman düzeyindeki artıştan kaynaklanır. Profesyonellik öncesinde eksikliklerinin giderilmesi, sonradan oluşabilecek yaralanmaları önleyebilir. Sporcunun fiziksel sınırlarının belirlenmesi, spora özel analizler ve önleyici rehabilitasyon, antrenmana odaklanmaya yardımcı olabilir (9).

Performans faktörlerinden birinin veya bir kaçının yetersizliği yaralanma riskini arttırır (11). Ritmik jimnastik (RJ) esneklik ve koordinasyonun ön planda olduğu; kuvvet, sürat ve dayanıklılığın desteklediği bir spor dalıdır (10). Vücut-alet tekniğinin sanatsal yorumla ustaca sunulması, kondisyonel/koordinatif yetilerin istenilen düzeye gelmesi için hareket ve kombinasyonların çok sayıda tekrarı gerekir. Sunumlarında yarışma kurallarına uyum, kullanılan el aletleri ile müziğin ritmi, melodi ve temasına zamanında girebilme, estetiğin görsel kazanımlarını edinebilme ve yaratıcı özgün bir tarz oluşturabilme, küçük yaştan itibaren uzun antrenman saat ve yılları uygulanarak gerçekleşir.

RJ’te elit sporcuların % 86’sında bel ağrısı, ayak, ayak bileği, kalça bölgesi yaralanmaları ve artmış yeme bozuklukları saptanmıştır. Gluteus kaslarının zayıflığı, bel ve sırt kaslarının yüksek seviyede hareketliliği, kalça ekleminin geriye olan açıklığının yetersizliği, alt karın kasları zayıflığı ve ayak bileğinin içe yatıklığı gibi bulgular sık gözlenir. Ayrıca baskın olan ayağın sıçrama ve sonrasında yere iniş ayağı olarak sürekli kullanılması, bazı dengesizlikleri getirebilir (9).

RJ’de esneklik ve yetenek seçimi puanlama sistemi açısından önemli olup, kullanılan vücut zorluklarında ağırlıklı olarak yer alır (10,12). Eklemlerin normal sınırlarını zorlayarak yapılan egzersiz tekrarları bu yapılarda adaptasyonun yanı sıra bazı sorunları da birlikte getirebilir. Uluslararası Jimnastik Federasyonu (FIG)’nun Bilim-Sağlık Komitesi, hiperekstansiyonda sağlık riskleri ile ilgili konuları ele alıp, sporcu sağlığını koruyucu önlemleri antrenörlere bildirmektedir. Bu çalışmada RJ sporunda yaralanmaların hangi vücut bölgelerinde ve hangi dönemlerde yoğunlaştığının belirlenmesi amaçlandı.

Gereç ve Yöntemler

Çalışmaya yaş ortalaması 15.5 ± 2.0 (9-43 arası) olan 67 ritmik jimnastikçi katıldı. Kendilerine önceden geçirilmiş yaralanmaların tipi, bölgeleri, yaralanma zamanının sorgulandığı bir anket uygulandı. Anketler yarışma sırasında veya e-posta yoluyla ulaştırıldı. Anket sonuçlarına göre bulguların yüzde dağılımları çıkartıldı.

Bulgular

Jimnastikçilerin % 68.5’inin yaralanma geçirdiği ve yaralanma bölgelerine bakıldığında en fazla alt ekstremite yaralanması (% 85.7) gerçekleştiği gözlendi. Diğer bölgeler için yaralanma dağılımı gövde ve omurga için % 44.8, üst ekstremite için % 40.3, baş bölgesi için % 16.4 şeklinde idi.

Alt ekstremite yaralanmaları içerisinde en sık yaralanan bölgenin % 29.8 oranı ile ayak bileği olduğu gözlendi. Dizde % 21.1, aşil tendonu ve topukta %19.3, ayak ve parmaklarda % 15.8 oranlarında yaralanma saptandı. Üst ekstremite yaralanmaları içerisinde en sık yaralanan bölge ise % 48.1 ile parmaklar olurken; el bileğinde % 18.5, dirsekte % 14.8, omuzda % 14.8 oranında yaralanma olduğu belirlendi.

Yaralanmaların % 89.1’i antrenman, % 10.9’u yarışma sırasında gerçekleşmişti. Yaralanma dönemlerinin dağılımı azaltılmış antrenman sürelerini takiben % 9.0, yarışma hazırlık safhasında % 31.3, yarışmanın birkaç hafta öncesinde ise % 14.9 şeklinde idi.

Tartışma

Yaralanmayı önleme programlarında, öncelikle problemin belirlenmesi ve ilgili faktörlerin gözönüne alınması gerekir. Bu faktörler; beslenme, psikolojik durum, temel beceriler, doğru teknik, becerilerin gelişmesi ve yoğun antrenmanın özel gerekleridir. Önlenebilecek yaralanmalar sporcuyu sağlıklı tutmanın yanı sıra, gündemde kalmasını da sağlar (9).

Beceri düzeyi arttıkça yaralanma riski artar. Elit sporcular daha zor ve riskli hareketler yapabilmek için antrenmana daha fazla zaman ayırırlar (9,13). Yaralanma risk ve biçimleri spor dalında istenilen kriterlere göre değişir. Tüm sporlarda en sık yaralanma tipleri sprainler, strainler ve aşırı kullanım yaralanmalarıdır. Jimnastikçi ve dansçılarda eklem laksitesi üzerine yapılan bir çalışmada; kalça, omuz, ayak bileği ve lumbar omurların aynı yaş grubu bireylerden daha büyük hareket genişliğine sahip olduğu; bunun sadece kalıtsal değil, küçük yaştan itibaren uzun süreli uygulanan statik gerdirmelerden kaynaklandığı (6), kadınlarda bu özelliğin erkeklerden daha fazla olduğu belirtilmiştir (14).

Hutchinson ve ark. (9) RJ’te görülen yaralanma bölge ve sıklığını sırayla belde % 25, dizde % 19, bacakta % 19, kalça ekleminde % 14, ayak bileğinde % 12 ve ayakta % 5 oranlarında; Cupisti ve ark. (4) elit düzeyde olmayan RJ’çilerde bu sıklığı ayak veya ayak bileğinde % 38.9, sırt bölgesinde % 22.2 olarak saptamışlar ve RJ’in ciddi yaralanmalar için kısmen düşük risk taşıdığını belirtmişlerdir. Kıyaslanacak olursa, bu çalışmadaki dağılım son verilere daha yakındır denebilir.

Çalışmada jimnastikçilerin yaklaşık üçte ikisinin yaralanama geçirdiği; sırasıyla en çok alt ekstremite, gövde-omurga, üst ekstremite ve başın etkilendiği saptandı. Alt ekstremitede statik veya dinamik kuvvet egzersizlerine yetersiz hazırlık ve en geniş açılarda istenilen hareket büyüklükleri; üst ektremitede ise, el aletlerinin dinamik dairesel kullanımları ve güçlü savurmaları, değişik yükseltilere fırlatılıp yakalanması, pre-akrobatik elementlerin zamanlama kusursuzluğu için yapılan tekrarlar yaralanmalara neden olabilmektedir. Baş bölgesindeki yaralanmalar ise genelde fırlatılan aletin yakalanması ile ilişkilidir.

İkinci sırada yer alan el bileği yaralanmalarında, aletler ile yapılan şekillerin (kavisler, daireler, sekizler) sıkça kullanılışının tendinit riskini arttırması etkili olabilir. İskelet sistemi gelişimini tamamlamış kişilerde dorsifleksiyon hareketleri; tendinitlere, dorsal sıkışmaya (impingement) ve osteofitlere (kemikler üzerindeki oluşan çıkıntılar) yol açmaktadır. Skafoid kırıklar veya karpal instabilite gerçekleşebilmektedir.

RJ’te iyi bir vücut tekniği kazanmak için klasik bale egzersizlerinden yararlanılır (10,17) ve kinestetik duyum için sert zeminde ince patik kullanılır. Bu durum ayağın yumuşak doku ve kemik yapılarını yoğun stres altında bırakır (20). Bu nedenle alt ekstremite yaralanma bölge ve sıklıkları klasik dansçılarda gözlenenlere benzer özelliklerdedir (13). Kronik yaralanmalara akut olanlardan daha sık rastlanır. Bunlar tekrarlayan sıçrama, düşme ve dönmelerde ayağın sert zemine vuruşu ve ani yön değişimleri sonucu gelişebilir (7). Özellikle ayağa ilişkin yaralanmaların bu çalışmada en önde gelmesinin nedenleri arasında da bunlar sayılabilir.

RJ’te tekrarlayan gövde hiperekstansiyonları, bel ağrısı şikâyetlerini birlikte getirmektedir (9). Bu tip asimetrik stresler, omurgaya önemli derecede yük bindirir. Yaşıtları ile karşılaştırılan RJ’çilerde skolyoz sıklığı on kat yüksek bulunmuştur. Eklem laksitesi, gecikmiş adet görme ve asimetrik spinal yükler önemli etiyolojik üçlü tehlikeyi oluşturabilir (3,19). Bu çalışmada da gövde ve omurga yaralanmalarının % 44.8’lik bir oranla ikinci sırada yer alması konunun önemine işaret etmektedir.

Bu çalışmada diz yaralanmaları üçüncü en yaygın yaralanma bölgesi olarak saptandı. Nöromotor eğitim; vücut içinden gelen uyarıları duyabilme yeteneğini geliştirip sıçrama sonrası yere düşme becerilerini üst düzeye çıkartarak diz yaralanmalarını önlemede önemli bir etkiye sahiptir (8). Farklı zeminde yapılan çalışmalar da yarar sağlamaktadır (9).

Propriosepsiyon; eklem hareketinin, eklem pozisyonunun duyumsal algılanmasıdır. Proprioseptif eksiklik, yaralanma ve yetersiz nöromotor çalışma nedeniyle vücudun içinden gelen uyarıları algılamadaki yetersizlik olup yaralanma riski ile doğrudan ilişkilidir. Jimnastikçiler üstün bir statik-dinamik denge becerisine sahip olmalıdır. Ayak bileği stabilitesi, dönüşler ve denge yere inişler için çok önemlidir. Yetersizlikler fonksiyonel instabiliteye, kontrolsuzluğa yol açabilir (9). Pliometrik ve proprioseptif antrenmanlar, kassal dayanıklılıkta artışa ve kas iğciklerinin artan duyarlılıkları ile refleks hareketlerdeki hıza neden olur (5).

Atletik performans kalitesini tanımlamada, vücudun morfolojik ve fiziksel özellikleri önemlidir (16). Optimal kuvvet/vücut ağırlığı oranı, spora ilişkin dirençlerin üstesinden gelebilmeyi etkiler (2). RJ’te ince, ve zarif bir görünümün performans ölçütlerinden olması nedeniyle, antrenörler sporcularının vücut kompozisyonu ile yakından ilgilenir (10). Estetik özellikleri yüksek spor dallarında kötü beslenme alışkanlıkları yaygın olup yaralanma sıklığı ile doğrudan ilişkilidir. Bu spor dalları yeme bozukluklarına sebep olmasa da, besin sınırlamaları yatkınlığı arttırabilir (9). Estetik kaygılar sonucu enerji açığı gelişimi ve beslenme davranış bozuklukları riski artar, kemik mineral yoğunluğu etkilenir ve bu sorunlar stres kırıklarına yol açabilir (2,9,18). Benardot (1), enerji alım ve tüketimleriyle aşırı kullanımdan kaynaklanan yüksek yaralanma oranları arasında bir ilişki olduğunu bildirmiştir.

Bu çalışmada, yaralanmaların çoğu yarışmalardan hemen önce meydana geliyor gibi görünmekle birlikte; bu durumun, yarışma öncesi seri içindeki zorlukların ve kusursuz seri tekrarlarındaki artışlardan ve saatler süren antrenmanlardan kaynaklandığı söylenebilir. Kas-iskelet sistemi, giderek artan çalışmalara çok iyi yanıt verirken, ani geçişlere ve birdenbire olan artışlara yanıtı zayıf olur (9).

RJ’te yaralanma riskinin azaltılması için farklı mekanik yükler içeren hareketler sporcunun fiziksel uygunluk ve olgunluğuna göre planlanmalıdır. Yaralanma durumunda erken tanı ve tedavi önem taşır.

Kaynaklar

  1. Benardot D: Nutrition for Gymnasts. In: Marshall NT (Ed), The Athlete Wellness Book. USA Gymnastics Publications, Indianapolis, 1998.
  2. Benardot D: Advanced Sports Nutrition. Human Kinetics, Champaign, IL, pp 209-32, 2006.
  3. Burwell RG, Dangerfield PH: The NOTOM hypothesis for idiopathic scoliosis: is it nullified by the delayed puberty of female rhythmic gymnasts and ballet dancers with scoliosis? Stud Health Technol Inform 91: 12-4, 2002.
  4. Cupisti A, D'Alessandro C, Evangelisti I, et al: Injury survey in competitive sub-elite rhythmic gymnasts: results from a prospective controlled study. J Sports Med Phys Fitness 47: 203-7, 2007.
  5. Dines DM, Levinson M: The conservative management of the unstable shoulder including rehabilitation (Review). Clin Sports Med 14: 797-816, 1995.
  6. Gannon LM, Bird HA: The quantification of joint laxity in dancers and gymnasts. J Sports Sci 17: 743-50, 1999.
  7. Hardaker WT Jr: Food and ankle injuries in classical ballet dancers. Orthop Clin North Am 20: 621-7, 1989.
  8. Hewett TE, Lindenfeld TN, Riccobene JV, Noyes FR: The effect of neuromuscular training on the incidence of knee injury in female athletes. A prospective study. Am J Sports Med 27: 699-706, 1999.
  9. Hutchinson MR: Bayanlar artistik ve ritmik jimnastikte yaralanmaların önlenmesi (Çev. E. Kutlay, M. Ergün). Spor ve Tıp Dergisi 10(4): 40-51, 2002.
  10. Jastrjembskaia N, Titov Y: Rhythmic Gymnastics. Human Kinetics, Champaign, IL, 1999, pp 194-208.
  11. Kalyon TA: Sporcu Sağlığı ve Sakatlıkları. 2nci baskı, GATA Basımevi, Ankara, 1994, s 203.
  12. Kutlay E: Ritmik jimnastikte yetenek seçimi ve yönlendirilmesinde dikkat edilecek hususların değerlendirilmesi. Yüksek Lisans Tezi, DEÜ Sağlık Bilimleri Enstitüsü, İzmir, 1991.
  13. Kutlay E, Kocahan T, Arpınar P, Nalçakan GR: Ritmik jimnastikte spor yaralanmaları. EÜ Performans Dergisi 7(3-4): 26-36, 2001.
  14. Larsson LG, Baum J, Mudholkar GS, Srivastava DK: Hypermobility: prevalence in a Swedish population. Br J Rheumatol 32: 116-9, 1993.
  15. Lysens RJ, de Weerdt W, Nieuwboer A: Factors associated with injury proneness (Review). Sports Med 12: 281-9, 1991.
  16. Russell K: Gymnastic talent- from detection to perfection. In: World Identification Systems for Gymnastic Talent. Petiot B, Salmela JH, Hoshizaki TB (Eds), Sport Psyche Editions, Montréal, 1987.
  17. Schwabowski R, Brzank R, Nicklas I: Rhythmische Sportgymnastik: Leistung, Technik, Methodik. Meyer & Meyer Verlag, Aachen, 1992.
  18. Sundgot-Borgen J: Eating disorders, energy intake, training volume, and menstrual function in high-level modern rhythmic gymnasts. Int J Sport Nutr 6: 100-9, 1996.
  19. Tanchev PI, Dzherov AD, Parushev AD, Dikov DM, Todorov MB: Scoliosis in rhythmic gymnasts. Spine (Phila Pa 1976) 25: 1367-72, 2000.
  20. Yağcı N, Ergun N, Sade A: Jimnastikçilerde (6-14 yaş) görülen ayak problemlerinin incelenmesi. Spor Hekimliği Dergisi 31: 161-6, 1996.